Sümerlerin Kadim Bilgeliği ile Güneşin Gücünü Keşfedin

Yaklaşık 6 bin 500 yıl önce Mezopotamya'da o güne kadar eşi benzeri olmayan bir kültür ortaya çıktı. Kutsal topraklarda kendi tanrılarını yaratan, insanlığı yazı ve gökbilimle tanıştıran bu topluluk, tarihçilere göre dünyada uygarlığın temelini atan ilk insanlardı. Onlar, Sümerler olarak adlandırıldı. Kendilerine yakın halklarla etkileşim içinde kalan ama keşfettikleri medeni oluşumlarla hep bir adım önde olmayı başaran Sümerler, Bereketli Hilal bölgesinde sayısız medeniyete ilham kaynağı oldu.

Evvel zamanlardan beri Güneş’i yaşam kaynağı olarak ele alan Sümerler, Güneş’in doğanın takvimini şekillendiren yansımalarından güç aldı. Bunun yanında gök kubbe ve Güneş Sistemi hakkında halihazırda kullandığımız pek çok detayın keşfedilmesinin ilk adımlarını attı. Bu keşifler Güneş’in hayatımız için vazgeçilmez olduğunun da bir kanıtıydı. Ve tüm bunlar, devasa bu ışık kaynağının enerjisi ile bizi yaşama bağladığı gerçeğini fark etmemize yardımcı oldu.

Güneşin üzerimizdeki yenileyen ve güçlendiren enerjisini hissederek Sümerlerin sonsuz gökyüzü ve Güneş keşiflerine doğru bir yolculuğa çıkalım…

Semayı Keşfe Çıkan İlk Uygarlık: Sümerler

M.Ö. 4000-2000 yılları arasında yaşayan Sümerler, insanlığı yazı ve gökbilim tanıştırarak çok eski çağlarda güneş sistemimize dair önemli bilgiler keşfetti. Şekillerle kurguladıkları yazı formları aracılığıyla tablet ve yazıtlar üzerine çalışmalarını işlediler. O döneme dair yapılan kazı çalışmalarında, M.Ö. 4500 yıllarına ait bir Sümer tabletinde Güneş Sistemi’nin açıkça resmedildiği görüldü. İzini geleceğe bırakma arzusuyla yazıtlara işledikleri bu çalışmalar, onların Güneş ve gökyüzü üzerine hayret verici bilgileri çağının ötesine taşımasına yardımcı oldu. Sümerler, Güneş Sistemi’nde Güneş ve Ay dahil olmak üzere 12 gezegen yer aldığına inanırdı. Ve bu 12 gezegene anlamlar atfederek özel sembollerle mühür ve yazıtlara işlemişlerdi. 12’nci gezegeni Nibiru yani “ortadan geçen” olarak adlandırdılar. Sümer mitolojisine göre, bu 12 gezegen Güneş Sistemi’ndeki dev bir çarpışma sonucu oluşmuştu.

M.Ö 3000 yıllarında merkezde Güneş’in, çevresinde ise bugün bilinen tüm gezegenlerin olduğu tam Güneş Sistemi’ni gösteren tablet, diğer gök cisimlerinin bilinen betimleme tarzından farklı olmasıyla dikkat çekiciydi. Eski çağlarda modern gökbilimciliğin temelini atan unsurlar ilk kez Sümerler tarafından resmedildi: Yıldızlar, takım yıldızlar, ufuk çizgisi, zodyak kavramı, zamanlamada 12 sayısını kullanma ve bugünkü takvimlerin temeli olan takvim sistemini hazırlama… Tüm bu keşifler bugün sonsuz gökyüzü hakkında bildiğimiz her şeyin temelini attı.

Sümerlerin binlerce yıl öncesinde farkına vardığı ve hayatlarına dahil ettiği güneş döngüleri bugün de hala yaşam pusulamız. Tabiat Ana’nın baş temsilcilerinden olan Güneş, tıpkı doğada yarattığı harmoni gibi bizim de hayatımıza denge ve ahenk getiriyor. Hepimiz Sümerlerin bıraktığı izlerden yola çıkarak Güneş’e uyumlandığınız bir yaşamı benimseyebiliriz. Şimdi, yaşam ritmimizi güneşin izinde belirleyerek doğa ile uyumu yakalama vakti!

Sümerlerin Kadim Keşiflerini Yaşamınıza Yansıtın

Bu aydınlanmayı bize miras bırakan Sümerler, adeta bugünkü yaşamımıza ışık tuttu. Güneş’in doğma ve batma zamanlarını gösteren tablolar, Güneş, Ay ve Dünya’nın hareketleri arasındaki ilişkiyi hesaplayan yazıtlar, Güneş ve Ay tutulması tarihleri bunları kanıtlar nitelikteydi. Bu önemli hareketler aynı zamanda kralların ve rahiplerin de ilham aldığı kavramlar arasındaydı. Gök cisimlerinin hareketlerini dikkatli bir şekilde izleyen Sümerler, kuyruklu yıldızlar gibi pek çok sihirli gök cismine de aşinaydı. Sümerlerden bize miras kalan tüm gök cisimleri ile Güneş Sistemi bulguları günümüzde de hala kullanılıyor ve insanlığın yeni keşiflerine temel oluşturuyor.

Tarihte ilk defa gökyüzünü inceleyen uygarlık olan Sümerler, aynı zamanda semboller ve farklı yazı formlarıyla duygu ve düşüncelerini tabletlere aktaran topluluktu. Tıpkı Güneş Sistemi’nde işlenen her bir sembol gibi yazıtlar üzerinde kullanılan en özel ifadeler de yaşamın akışına güçlü bir dokunuş kattı. Evvel zamanlarda Sümer tanrılarının yaşadığı Dilmun adlı ülkede su yoktu. Güneş Tanrısı, yerden su çıkararak ülkeye adeta yaşam enerjisi getirdi. Dilmun’un her yerinde bir anda çiçekler açmaya, doğa yeşillenmeye başladı. Sümerlerin Güneş’i temsil eden ilk yazı figürü de o zamanlardan beri yaşam enerjisini simgeliyor. Dünya döndükçe ve Güneş doğup battıkça aslında kendi kusursuz akışını sürdüren yaşam döngünüzde siz de Sümerlerin kadim sembollerine yer açın. Yaşam verici gücü ile Güneş motifleri, ruhunuza özgürlüğü hatırlatan semboller, bereket enerjisini yansıtan tılsımlı figürler ile ruhunuzu tazeleyen aşk motiflerinin büyülü enerjisini Sümer Koleksiyonu ile bedenlerinize taşıyın!

Luna Merdin’in Sümerlerden günümüze gelen anlamlı sembollerden ilhamla oluşturduğu Sümer Koleksiyonu’nu şimdi incelemeye ne dersiniz? Her biri geleneksel işçilikle tasarlanmış el yapımı ürünlere hemen göz atın!